Yakın tarihte Türkiye’de yapılan arkeolojik keşifler, uzun zamandır kayıp olan bir dili ortaya çıkararak antik çağ Orta Doğusunun dilsel ve kültürel karmaşıklığına dair enteresan bilgiler sağlıyor. Yeni keşfedilen Kalasma dili, Türkiye’nin Orta Anadolu bölgesinde yer alan Hitit İmparatorluğu’nun eski başkenti Hattuşa’daki kazılarda çıkarılan çivi yazılı tabletler sayesinde keşfedildi. Bu önemli bulgu, Hint-Avrupa dil ailesi hakkındaki bilgilerimizi arttırmakta ve Geç Tunç Çağı Anadolu’sunun çeşitlilik arz eden dilsel manzarasına bir bakış sunmaktadır.
Hitit İmparatorluğu, MÖ 1650 ila 1200 yılları arasında Doğu Akdeniz ve Yakın Doğu’da büyük güce sahipti. İmparatorluk, Orta, güney ve güneydoğu Anadolu, kuzey Levant ve kuzey Suriye de dâhil olmak üzere geniş bölgeleri kontrol etmiştir. Bu döneme, Hititler ve Mısırlıların hâkimiyet için yarıştığı yoğun sosyopolitik dinamikler damgasını vurmuştur. İmparatorluk, çeşitli etnik grupların ve dillerin kaynaştığı bir pota olduğu için askeri gücü ve zengin kültürel çeşitliliğiyle tanınmaktaydı. Bu çeşitlilik Hattuşa’nın geniş tablet arşivlerinde bulunan farklı yazılara da yansımıştır.
Kalazmaik yazıların yakın zamanda keşfedilmesiyle Hitit imparatorluğunun dil çeşitliliği ve çok kültürlü yönleri de gün yüzüne çıkmıştır. İmparatorluğun kuzeybatı ucundaki bir halk tarafından konuşulan Kalazma dili, yakın bölgelerde konuşulan Palaik dilinden ziyade Luvice ile daha fazla benzerlik göstermekteydi. Bu bulgu, imparatorluk içinde karmaşık dil ilişkileri ve kültürel alışverişler bulunduğuna işaret etmektedir. Hititler, yabancı dillerdeki ritüelleri kaydetmeye açık olmaları ve çeşitli bölgelerden farklı dinleri ve tanrıları benimsemeleri ile tanınmaktadır. Bu da bir hoşgörü kültürüne ve olası bir siyasi istikrar stratejisine sahip olduklarına işaret etmektedir.
Bu keşiflerle ilgili devam eden araştırmalar, Hitit İmparatorluğu’nda çok kültürlülüğün ve siyasi istikrarın desteklenmesinde dilin rolünü vurgulamaktadır. Hitit liderleri, kamu hizmetleri aracılığıyla, tabi halkların dini törenlerini ve geleneklerini kendi yerel dillerinde sistematik olarak kaydetmişlerdir. Bu uygulama, bu gelenekleri korumuş ve geniş anlamda imparatorluğa dahil edilmelerini kolaylaştırarak çok kültürlülüğün erken bir biçimini sergilemiştir. Bu keşfin önemi modern zamanlarda bile yankı bulmakta, göç ve kültür çeşitliliğiyle ilgili çağdaş tartışmalara yansımaktadır.
Özetle ifade etmek gerekirse, Türkiye’de Kalazma dilinin keşfedilmesiyle antik Hitit İmparatorluğu’nun dilsel ve kültürel dinamikleri hakkında derin bilgiler elde edilmiştir. Bu keşif İmparatorluğun çok kültürlü yapısını ve farklı dil ve dinleri stratejik olarak kucakladığını ortaya koyarken aynı zamanda çeviri ve kültürel anlayışın tarihsel ve çağdaş bağlamlarda ne denli önem taşıdığının da altını çizmektedir. Arkeoloji alanında çığır açan bu çalışma, sadece Türk dilinin köklerine dair bilgilerimizi zenginleştirmekle kalmamakta olup, aynı zamanda Türkiye’nin ve daha geniş anlamda da Orta Doğu bölgesinin tarihini şekillendiren karmaşık diller ve kültürler örgüsünü de aydınlatmaktadır.
Daha Ayrıntılı Bilgi İçin
- Archaeologists Unearth a Secret Lost Language From 3,000 Years Ago
- 3,000-Year-Old Cuneiform Tablet Reveals Previously Unknown Language